Pazar, Eylül 02, 2007

Niçin geri kaldınız?

sen artak sen andın ajun artadı
nelük bu ajunka kılur sen gile
(Sen bozuksun ondan dünya bozuldu
Niçin bu dünyaya sitem edersin?)
Edip Ahmed Yüknekî Atabet ül-Hakaayık(12. asrın başı)

Durum muhakemesine düşmandan başlanmaz.
Askerî strateji kuralı


Türkiye'de kişi başına millî gelir, gelişmiş ülkelerdekinin sekizde biridir. 300 milyon nüfuslu Arap Birliği üyelerinin petrol dahil toplam ihracatı, bir Hong Kong şehrinin veya 5 milyon nüfuslu Finlandiya'nın ihracatından azdır.

Asırlardır süre gelen bu acı, bu utanılacak hal, Batı'da, "Biz üstünüz, çünkü bizim kültürümüz üstün. Biz üstünüz, çünkü bizim değerlerimiz üstün. Biz üstünüz çünkü biz Hırıstiyanız." iddialarını doğurmuştur. Haçlı seferleri kadar eski bu ön yargılar, Batı'nın ekonomik galebesinin apaçık hale geldiği son üç asırda, ırkçılığın ve emperyalizmin temellerini teşkil etti..Yahudi katliamından sonra ırkçılık ve Hıristiyan üstünlüğü iddiaları eski açıklığıyla dile getirilemiyor ama temel hissiyat ve ön yargıda çok büyük bir değişiklik yok. Soğuk harp döneminde, Türklerle ve diğer Müslümanlarla ittifaklar yapmak zorunda kalındığı için bu söylemler biraz geri plana çekildi. SSCB'nin çöküşünden sonra bu kontrol da çözüldü. 1919'da Osmanlı'yı parçalayıp cetvelle sınır çizme hakkını kendilerinde bulanlar, 21. asırda, aynı anlayışla Genişletilmiş Orta Doğu'nun sınırlarını çizmeye ve yeni milletler inşasına kalkıştılar.

Bundan da vahimi, aşağılıkları tescil edilmeye çalışılan milletlerin bir kısım okumuş yazmışları da, şu veya bu ölçüde Batı'nın din ve hatta ırk üstünlüğü iddialarına inandı.

Halbuki kök sebep, geçen yazıda bahsettiğim, "on birinci asır Orta Asya Türk Şairi"nin tespiti idi. Devleti tutmak için çok asker, çok asker için çok para, çok para için halkın zenginliği, halkın zenginliği için kanunların adaleti gerekmekteydi. Bunların biri çözülünce dördü çözüldü ve dördü çözülünce beylik çözüldü. Tersinden alırsak: Anadolu'dan önce Türkleşen Rumeli'deki nüfus üstünlüğümüzü 18 ve 19. asırdaki etnik temizlikle yok eden, sonra Anadolu dışındaki egemenliğimize son veren ve nihayet Anadolu'yu işgale kalkışanların güçlü orduları vardı. Güçlü orduları vardı, çünkü çok paraları vardı. Çok paraları vardı, çünkü halkları zengindi ve halkları zengindi, çünkü kendi içlerinde uyguladıkları kanunlar âdildi. Daha da önemlisi, âdil olsun veya olmasın, bir kanun koyduklarında o kanunu uygulayabiliyorlardı.

Bugün de Batı'nın üstünlüğü, Türklerin ve Müslümanların aczi bu noktadadır. Sizin meclisiniz, Amerikan yerlilerine veya Filipinlilere jenosit uyguladığı için ABD'nin özür dilemesi yolunda karar almaya kalkışabilir mi? Florida'dan Kaliforniya'ya kadar İspanyolca konuşan yeni bir millet inşasını düşünebilir misiniz?

Türkler ve Müslümanlar, 16. asırdan itibaren niçin geri kaldı? Bu soruya geçerli ve üzerinde eyleme geçilecek bir cevap bulunmadan ister başınızı taşa, ister uçakları gökdelenlere çarpın, bir faydası yoktur.

Veyl mağluplara veya "hiç bir şey başarı kadar başarılı değildir".

* * *

Yenilenler genellikle mazeret sahibidir. Hakem karşı tarafı tutmuştur. Saha kaygandır. Bir satranç üstadının sözünü hatırlıyorum, "Ben satrançta bugüne kadar sağlığı dört dörtlük bir mağlup görmedim!"

"Batılılar bizi kandırmaktadır." Bu iddiaya inanmak, aslında bizim Batılılardan aptal olduğumuza inanmakla eşdeğerdir.

"Bizi sömürüyorlar." Kendinizi niçin sömürtüyorsunuz? Yoksa gerçekten aklı ermeyen geri bir ırk mısınız?

Biz ahlâklıyız, onlar ahlâksız da ondan... Bir kere bu söylemde de biraz "saflık" gizlidir ve dolayısıyla aptallığı kabulleniş vardır. Asıl acı olan, "ahlâk"ı sadece cinsî anlamda almazsanız, bugünkü Müslüman ve Batı toplumlarının ahlak mukayesesinde Müslümanlar kesinlikle önde değildir. Dolandırıcılıkta, rüşvette, yalanda, gıybette, arkadan vurmada, ahde vefasızlıkta Batılılardan geri değil, epey ileriyiz. Herhangi bir Müslüman iş adamına sorun, "Hıristiyan'la mı, Müslüman'la mı iş yapmayı tercih edersin?" diye. Cevap çok büyük çoğunlukla birincisini işaret edecektir. Doğrusu şudur ki, Yusuf Has Hacip'in dört dayanağı ve beylik çözülünce toplum da çözülmüştür ve "aşağılık toplum" iddiası kendi kendini gerçekleştiren kehânet haline gelmiştir.

Mağlubiyetimize sebep ararken Batı'yı işaret etmenin kendi kendimizi rahatlatmaktan ve hareketsizliğe gerekçe hazırlamaktan başka bir faydası yoktur. Diyelim ki doğrudur. Bütün kabahat Batı'dadır. O halde sizin yapabileceğiniz fazla bir şey yok. Kabahat sizde değil Batı'da olduğuna göre oturunuz ve onların bir gün kabahatsiz hale gelmesini bekleyiniz.

Eğer kabahati kendinizde bulursanız sevinin. Çünkü insanın kendini düzeltmesi, hiç şüphesiz, başkalarını düzeltmesinden daha kolaydır.

Niçin geri kaldınız?

Bu soruya cevap veremediğiniz sürece onlar, siz Türk olduğunuz için, siz Müslüman olduğunuz için gerisiniz demeye devam edecek ve siz bile buna inanır hale geleceksiniz ve sonunda kurtuluşu, "tıpkı onlar gibi olmak"ta arayacaksınız. Ne yazık ki, hiç bir fert tıpkı bir başkası gibi olamayacağı gibi, hiç bir millet de tıpkı başkası gibi olamaz. Olsa olsa şahsiyetsiz bir taklitçi olur. Bir şeyin aslı dururken kopyasına kimse rağbet etmez.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home